Yaşantınızı sürdürürken bulunduğunuz mekanlarda insanları hiç gözlediniz mi, bilmiyorum. Ben mesleki anlamda bunu hep yapıyorum ve kanaatim hemen herkesin bir gerginliği olduğu.. Bu iyi bir gösterge değil elbette. Sudan sebeplerle ve haklı-haksız ayırd etmeksizin herkeste ses yüksek! Ne diyeyim,hayırlısı olsun ve tek dileğim KİMSE ZARAR GÖRMESİN ama hiçte öyle olmuyor maalesef..
Ülke istatistiklerine bir göz attığımızda:
Toplam nüfusumuzun;
*%18’lik kısmının hayatı boyunca enaz 1 kez ruh hastalığı geçirdiği,
*Erkeklerde %16.2, kadınlarda %15.2 oranında ”toplumda asap bozukluğu” diye adlandırılabilecek psikopatolojik durumların yaşandığı,
*2012 yılında toplam 36.881 adet antidepresan satıldığı,
*2013 yılının ilk 3 ayında toplam 14.238 antidepresan satıldığı,
*Psikolojik-Psikiyatrik vakalarda 9 yılda %160 artış olduğu görülüyor.
Enteresan bir istatistikte ise; intihar girişiminde bulunanların %60’ının intihar girişimden 1 ay önce doktora başvurduğu görülüyor.
Bunu gören Sağlık Bakanlığı harekete geçmiş ve bakın ne tedbirler alma girişiminde bulunmuş:
1. İş koçları işe alınacak
2.Korumalı işyerlerinde istihdama ağırlık ve teşvik verilecek.
ÇAREYE BAKAR MISINIZ?
Geleneksel bakış açısında bile ”soydan gelim” teranesi vardır. İnsanlar bu sebeple yeni evliliklerde soy araştırması yaparlar. Gerçi 1980’li yıllarda kan tahlili ve kan grubu uyuşmazlığı gibi konular gündeme alındı ama herkes bir yolunu buldu. Şimdilerde Sağlık Müdürlüğü bünyesindeki Ruh Sağlığı Hizmetleri şubesi küçük ama anlamsız bir uygulamayı devreye sokup ”Evliliğe Hazırlık Kursu” adı altında 30 dakikalık bir seminer verip-evliliğe hazır belgesi tanzim ediyor ama mesele bununla daha gülünç bir hal alıyor bence. Bilim insanlarının bu girişimi acele durdurup-gerçek ve bilimsel yöntemlerle soydan gelenler için daha radikal uygulamalar gerçekleştirmelerini bekliyorum.
Mesele sadece bununla bitmiyor tabii ki.. Boşanma istatistiklerini daha önce vermiştim. Sebepler dikkate alınmalı,tolere edici tedbirler devreye sokulmalı.
Ekonomik sebepleri öne çıkaranlar için Sosyal Destek Birimleri gerçek kaynak harcamalarını bu yöne kanalize etmeli. Gerçek dışı beyanlara da yaptırım uygulanmalı. ”İşsizlikten” cümlesi çoğu zaman İŞ BEĞENMEMEZLİK göstergelerini işaret ediyor. Bu sebeple işsizlik sigortasının kapsamı da gözden geçirilmeli.
”asabım bozuk-sinirli bir adamım-yapım gergin” vb savunmalarla toplumun huzurunu bozan yada bozmaya yeltenenlerin Devlet, doğrudan ve ücretsiz- zorunlu-yatılı tedavilerini zaman geçirmeden sağlamalı ve huzura bu açıdan da destek vermelidir. Çünkü her durumda zarar gören Devlettir. Kişilerin refahı, toplumun huzurlu yaşantısı için bu bir zarurettir. Devlet bu yükümlülükten kaçamaz-kaçınamaz-erteleyemez. Sıcakların da asabiyet katsayısının artışını tetiklediğini düşünürsek yakın zamanda bir takım olumsuzlukları her yıl olduğu gibi yaşamamız mümkün.
Bu sebepledir ki;
*Belediyeden sokak köpekleri için bir çare,
*Sağlık birimlerinden de izleme ve tarama ekipleri kurarak yaygın hizmet üretmelerini bekliyorum.
Öyle AİLE HAKİMLERİNE,HASTANELERE BAŞVURSUNLAR gibi savunmalara sığınmadan…
İşe değişik bir açıdan bakacak olursak, pek çok kişi de bu asabi olma-sinirli görünmeden istifade yolunu bilerek seçiyor. Etrafına öyle negatif yansımalar veriyor ki, korku salıp-kendi yaşantısını kolaylaştırıyor.. Böyle insanları heryerde görmek mümkün. Ama devletin güvenlik güçlerinin de suç ve suçluyla mücadele kapsamında SUÇU ÖNLEME adına da sivil ve motorize birliklerini bu tür insanların DAHA SUÇ İŞLEMEDEN-DAHA KİMSEYİ RAHATSIZ ETMEDEN elemine edilmesi yönünde harekete geçirmesi temel beklentim.
Kaldırımda bile motosikletliler insanları taciz ederken, yanlarında EVCİL dedikleri hayvanların insanlara saldırmasına tanık olduğumuz insanların hayvanlarından daha saldırgan oldukların görmüşken, İLLE DE ŞİKAYETÇİ OLUNMASINI BEKLEMENİN ANLAMINI ben çözemiyorum. Benim bildiğim polis,heryerde polis. Ama iş müdahaleye gelince…
Son sözüm:
Asabi olmak veya öyle görünmek ne bir hak,ne bir ayrıcalıktır. Bu insanlara artık birileri DUR desin. Yoksa hep geç kalacağız.
YORUMLAR