K Ü P E
Otuz receb vedâ deyip gideli.
Şaban şuasıyla eyliyor veli.
Ciğerine çekte gülsün İSLÂMİ.
Yırmi dokuz saat nûr esen yeli.
cumua hutbesinde zerdüşlerin iki bayramından birisi olan newruz’u islâm dininin bir uzvu gibi cemeate lanse ediyor. bunlar yani zikrettiğim halleri yaşadığım için yazıyorum. birde namaza duruluyor kıbleye karşı, Allahü zülcelâlin huzurundayız, namazı birince gıçlarını allah’a döndürüyorlar. malumdur ki: Öğle namazı dört rekât, peki cenâb-ı allah ü tealâ cumua günü iki rekâtamı indirdi öğle namazını? Hayır indirmedi cumua günüde öğle namazı dört rekâttır. Fakat cenâb-ı hakk mü’minlere rahmetinden dolayı dikkât edilirse idrâk edilir. hutbe iki rekât namazdır. bir rekâtını bitirce tahıyyete oturur okur tekrar ikinci rekat için kıyama kalkılır. maalesef işte o öğretimi/eğitimi alan / verilen namaz kıldırmak memurunca birinci rekattaki kıraeti bitirince hemen dilenciliğe başlanılıyor. ve hutbede de gıçını cenâb-ı hakk’a çevirerek okuyorlar.
Acizane okuduğum kadarı ile beyan ediyorum ki: Peygâmberimizin (s.a.v) Eshabı güzinin, tabiinin, tebei tabiinin kıldırdığı/kıldığı namazla bizim kıldırdığımız/ kıldığımız namasın zerre miktar benzerliği yoktur maalesef.
Halife öğle namazı için mescide gideceği yol üzerinde bunlar kazma kürek çalışmağa başlıyorlar. halife namaz için evden çıkııp cami e giderken bakıyor ki: bir şeyler kazıp arıyorlar yanlarına vardığında selâm verip ne aradıkların soruyor.- Yâ emirel mü’minin hazreti ömerin (r.a) adaletini arıyoruz- diye cevap veriyorlar. Hazret éaramağa devam edin diyor ve biraz ilerledikte, oradaki ev sahibine “ bana bir kazma ile kürek getirirmisiniz? buyuruyor. ev sahibi sahabi hemen alıp getiriyor veriyor. hazret de başlıyor kazmağa atmağa. bakıyorlar halifede çalışıyor diyorlar biz ona bir ders vermek için bu işi istimal ettik ve verdik. fakat halife ne yapıyor? gidelim soralım deyip varıyorlar ya emirel mü’minin siz ne arıyorsunuz? diyorlar. Hazreti Osman (r.a)’da “bende hazreti ömerin ashabın arıyorum diye cevab vererek onları yaptıkları hataya pişman ediyor. o zaman daki ashabı resûl böyle olursa bugün kü benim gibi yüzde müslümanların/müslümanlarda tayin namaz memurlarının yaptığı gaflar arşa direk olur elbette. Camileri kiliseler gibi süslemek en bariz vasıflarımızda birisi oldu. halbuki: (s.a.v)’in mescidine gelen bir köylü affedersiniz çişini yapıyor ashab gazaba geliyor (s.a.v) müdahale ettirmiyor. “gidin oraya su dökün” buyuruyor.
Bu gün camilerde sıralar sandalyeler düğünlere veriliyor bu ne garaip bir müslümanlıktır? Cami hakiki fonksiyonunu taşımıyacaksa, madem müslümanlar islâmi hususiyetler muvacehesinde inançlarını refize etmiyeceklerse ve islami bir hayat yaşamıyacaklarsa, eğer devlet, camileri’ laik sistemin meşruiyyetini perçinliyen, bu güne kadar olduğu gibi, bir propoganda mekânı olarak bundan sonrada kullanılacaksa” cuhapa’ya devredilsin camiler onlar nasıl ve ne şekilde kullanılacağını pek alâ bilirler. geçmişte: parti binası genel evi, ahır depo, meyhane vb. yaptıklarından bu hususta herkesten fazladır tecrübeleri. onlar 1923 den 1950 ye kadar resmen ve hususan müslüman gönüllerdeki camileri yıktılar ve ‘kiliseye muadil bir cami’ formülasyonunu seksen dokuz yıldır milletin şuuruna kazıdılar. Evet. cami fonksiyonunu müslümanın hayatından uzaklaştıran rejim ve buna hayatiyet kazandıran sistem iktidarına devam edecekse, rejisi, sistemi dönüştürüp/değiştiremiyecekseniz. dediğim gibi devredelim cuhapa’ya.
YORUMLAR