İslamın naciz hizmetkârı olan bendeleri, 1946-50 arasında, 1920 de atılan fitne tohumlarının semeresini yaşayarak gören, 1950/1960 Arasındaki, milleti, ekmeğe, aşa, elbiseye, ayakkabıya, işe kavuştuğu, tanıştığı devreyi yaşayan, ve 1960 Komünist Cibilliyetsiz Harami Palikaryalarınca, millete bu kadarcık saadeti hazmedemeyen başta tür keş olmak üzere yirmi yedi cibilliyetsiz deyyûs kanlı ihtilâline muhatab olan ve yaşayan birisi olarak ve 1971/1980 ve ilanihaye bütün millet ve devlet düşmanlarının senaryolarına muhatap bir derdi çok olarak Allah rızası için Aklımızı ağanın paşanın emminin dayının,ceylan suretindeki ayının, Kötülüğünü setrederek sana melek görünen iyinin cebinden alalım layık olduğu yerine koyalım ve Ayeti kerimedir Hadiseleri vicdanımıza danışarak tavır koyalım der Ve:
NESLİ TÜRK DİNİ İSLÂM ALEMİN DİKKÂTİ!
Aslı İslâm, nesli türk, hemde kavi Müslüman
Bir söz sarfeder iken, nesline bakar insan
İsnası üç mü’minin, gelmedi böyle inan
Demek ki, her bakan göz hakikâti görmüyor
Aslını inkâr eden haramzâde, İslâmda
Allah: bulunmuş iken bunlar ile ihsânda
Aslınıda bildiğim, bulununca bühtânda
Daha denecek çokta, gönül izin vermiyor
Yâ-Hû: Nûr Abdullah Gül, evliyânın torunu
Recep Tayyibe bakın, bu ülkenin Harunu (a.s)
Tesbihte hata olmaz, Altın çağ baharını
Yaşatmaktan mâ’ada, şeye aklı ermiyor
Su sesi arife, gelince “Şakkı Kamer” der
Ayni ses ahmaklara gelir, seni hımar der
İSLÂMİ’yim: korkarım size hiddetinden yer
Sallamağa başladı, sarsıntısı durmuyor
NE YAZAR?
İçindeki korkunun kökünü kazımazsan
Hakkı tebliğ faydasız, batılla dolu kasan
İSLAMİ’ye dönüpte dediğim’ anlamazsan
Neslin insan değilde, cinden olsa ne yazar
HİÇ
A K R O S T İ J
A’mada-ki muhabbetin eseri
Lâ bahrine salıverdi kevseri
Layüselle tescillidir değeri
Arşta misafiri oldu Habibi
Hikmeti,her derdi odur tabibi
Cemâliyle kâinâtı güldürür
Celâliyle ceberrutu öldürür
A’ma-da nuruna muhabbetinden
Şemşi Kamer daha mevcud değilken
Kendine nurundan Habib eyledi
Muhabbetten hasıl oldu Muhammed
Uruç etti Zat’a Hazreti Ahmed
Hakikat yolcusunun yükü zahmet
Adem ile Havva oldu bahane
Mevcudatın özüdür ne şahane
Mukaddes beldede geldi cihâne
Entel dedi doğar doğmaz secde de
Dilediği ümmetiydi, sadece
Salâvatı gönderiyor melekler
Arşa direk olur bütün dilekler
Vacibül vücud da dileği bekler
Mustafadır, hem seçen hem seçilen
Urucunda gök kapısı açılan
Sıratlarda himmetiyle geçilen
Takibinde seyrederse ümmeti
Allah’tan: döşeli, bekler cenneti
Fahr’ı kâinâttır, sebebi çünkü
Allaha dost olan, kafirdi, dünkü
Amineye muştuladı melekler
Habibullah senden doğmağı bekler
Muhammed doğunca göçer direkler
Elestü bezminden o an görülür
Doğarken şefaat izni verilir
Mu’cizil beyanı, götürür Rabbım!
Alemi cürmünce batırır Rabbim!
Halis kul zikredip oturur Rabbim!
Mahlûkatta şeref bahşedilenler
Usulünce, İblise rabb diyenler!
Deneatini açık söyleyenler
Nurunda vareyledi umum mükevvinâtı
Ûlûl Erbablar ile, melek le kâinâtı
Ruhundan halkederek verince saltanatı
Umûru fermanıdır, cine, inse salâtı
Mevlâ’ya isyan eden evvelâ cinler idi
Ebeveynleri can’a senin kafan kart dedi
Ve şamarı burada Kahhar’ı Rabb’dan yedi
Cedlerin hayatta bir tek azazil kaldı
Uruç ettirdi onu melekler alemine
Darul cennette imam kılındı meleklere
Adem yaratılınca nüksetti cinliğine
Tardolundu lânetle cennetler haricine
Taki Âdem (a.s) cenneti mesken eylediğinde
Idlâl silâhı ile, yılan ve tavus gile
Raciyâne usluba kanık kattı cennete
İlliyyinden Mehemmede mesâjı
Saadete rehber başımın tacı
Lâyüsel değil de sade düacı
Alınca müjdeyi vardı secdeye
Mürüvvet ilâhi mürüvvet diye
İntizâr lûtfeyledi İSLÂMİ’ye
(1) Sahipler terbiyeciler
(2)Dalâlete düşürmek, Doğru yoldan çıkarmak Saptırmak Azdırmak
(3)Yalvarırcasına Yalvarır yollu
RABBİN YİRMİ DOKUZ
NUR’U KELÂMI!
Değişmez düsturdur kutlu ilâmı
Rabb’in yirmi dokuz nurlu kelâmı
Dercetmiş birlikte Habib sultanı
Şükrederek dedim elhâmdülillâh
Dinimin direği namazda iken
He: oldum Allahü Ekber’i derken
Divanda kıyama dikilince ben
Elife: büründüm elhamdülillâh
Lâmelifken: kıraate döküldüm
Ayak üstü Lâm: olarak çakıldım
Rı: oluben rükû’una büküldüm
Fe: olup doğruldum elhâmdülillâh
Secdeye giderken Sin: Vav: Zı: ile
Secde de dört hartir Muhammed (S.A.V) bile
Celse ki: çift nokta, Gaf’a: vesile
Secde de Muhammed elhâmdilillâh
Kıyâma kalkarken terinden güle
Vallâhi baktıkça Kef: oldum bile
Kıraatte huşu ve hudû ile
Ayın’la Şın: buldum elhâmdülillâh
Zâl: oluben ettim ikinci rükû
Doğrulurken Te’ye gâlboldum taki
Üçüncü secdeye giderken Se: ki
Ellerle Cim: oldum elhâmdülillâh
Secde de Ğayn: olup, tesbih ederken
Tı: ile Zı: oldum celseye derken
Celsede Hî: idim tesbih çekerken
Secdeye kapandım elhamdülillâh
Secdemde Yâ: deyip Nûn’a: büründüm
Doğrulurken Sad: ile Dad: göründüm
Tahıyyâtta Be: oluben arındım
Hâlîk’a tapandım, elhâmdülillâh
Sekiz cennet kapısına yapıştım
Gider iken iblis ile takıştım
İSLÂMİ’yle, Firdevsin de öpüştüm
Maddeye kapandım! Elhâmdülillah
YORUMLAR