Muhterem gönül dostları! Elektiriki bir erozyon sebebiyle epeydir cüda düştük. Önce özür dilerim. Yazılacak mevzu kazılacak nevzuhur melanetler çok ama bendeniz bu gün ketumi mahlasına sığınarak, Akıldan Kâlbe-gönüle varmak için kurulan imân köprüsünde seyran edeceğim. Sürçi lisan olur ise affola.
A K R O S T İ J (1)
Gözleri ceylândır kaşları hilâl.
Özenip yaratmış yaratan Celâl.
Nevbaharda açmış nadide çiçek
Üzgün üzgün bakar nedendir melâl? (1)
Leylü nehârlarda gönüle akar.
Kardelen çiçeği şefkâtle bakar.
Ufki bakışları aşıkı yakar.
Şûh cemalindeki bilinmez kelâl. (2)
Cezbesiyle pervaneyi gizleyen.
Umud ile özyurdunu özleyen. (3)
Yâ Hû, deyip vuslat yolu gözleyen,
Aslı hûri: İSLÂMİ’de fehmûhâl. (4)
ERİŞİLMEZ BİRDİR O
Kaf dağında hûmadır.
Halîkın hal çağında.
Ceylân gözlü sunadır.
Gönül kanat bağında
Has bağçede güldür o.
Dalında bülbüldür o.
Çağlayan gönüldür o.
Gönlümün otağında.
DERTLERİN TABİBİ
GÖNÜL SULTANA
Olmadıkça kibir riyâ.
Sensindir beyti kibriyâ.
Gerçi nihan seninledir,
Tasvir pek zor Gönül seni. (5)
Asla cihansın ey gönül. (6)
Vasla mekânsın ey gönül. (7)
Kevn’e sultansın ey gönül. (8)
Gönlüme sor Gönül seni.
Yeter uçtun havalarda .
Ceylân, seyret ovalarda.
Sen varsındır devalarda,
Adn özlüyor Gönül seni
Irak yakın olur suna,
Sevgi verir maşukuna.
Gönül gözüyle bak, hûmâ,
Müjdeler ter Gönül seni.
Huri de sen peri de sen,
İleri de, geri de sen.
Kalbi lâtif İSLÂMİ:ben
Özledim der Gönül seni..
SEVGİYLE ÇAĞLA
İhtiyarlık gelip bel bükülmeden,
Saçlar ağarmadan, diş sökülmeden,
Gönül seyrânında nal dökülmeden,
Gönül, gönülünü gönüle bağla.
Gönül humasıyla tavusa hayret
Sevda kınasını yakmağa gayret
Kudretten ilâhi sürmeyi seyret
Köpürüp coştukça dalgalan çağla.
Gönül’e gönülden bakıtan sırdır.
Gönülü gönüle akıtan nûrdur.
Gönülle gönülü şakıtan birr’dir.
İSLÂMİ: gönülü gönülle dağla.
GÖNÜL GÖZÜ
Bin gönülden sızan bir sevgi balı,
Gönül hem fedekâr hemi vefâlı
Gözünde bir hiçtir dünya ve malı.
Muhabbet zerkeder çine, maçine.
Yükseklerde tehlike var engine,
İnde, gönül gözüyle bak kendine.
Meyletme haa suni çiçek rengine,
Vur tekmeyi muhabbetsiz kıçına.
Âdemden tezahür eyledi beşer
Gönül adalet der, Abdullah şaşar
Güzelin tali’i çirkine düşer.
Akıl karışamaz kader göçüne
Gülzarda menevşe dağda duman sen
Kemter nazarlardan sakın aman sen.
Dinim islâm İSLÂMİ’ye imân sen.
Meftun oldum sırma sümbül saçına.
Elestü bezminde Allah, aşık olup yarattığı eşrefi mahlûkata “Ben sizin Rabbınız değimliyim” diye sordu. Ruhlar Evet dediler şeklinde konuşmağı Hazreti Mevlâna diliyle:
“Biz mest-i aşkız ta ezel.
Serhûşi Hak mestanemiz!..
Humhanei bezmi Hûdâ,
Olmuş bizim meyhânemiz!..
İçtik o bezm-i neşvede,
Rûhen sebû sebû meyi,
Sâki bize Allâh idi,
Oldu gönül peymânemiz…
Bir böyle sâgar nûş eden,
Elmi sunar gayri meye?
Dünya şarabından kaçar,
Keyfiyyet-i rindânemiz!..
Aşkı böyle izah eder. Şeyhi ekberde “Fütuhat”ında buyuruyor ki: “Aşk, muhabbetin ifratıdır” Kûr’ân-da “ Yusufun muhabbeti, Züleyhanın kâlbini bir zar gibi ihâta etti- sardı” (30-Yusuf)
Ve yine Aşkın tarifine misal olmak üzere , Züleyhadan kan alındığı vakit sıçrayan kanın (Yusuf) ismini nakşettiğini yani yazdığını,. Hallac-ı Mansur’un elleri, ayakları kesildiği zaman kanının (ALLAH) lâfz-ı Şerifini yazdığını naklediyor. Bunlara ilâveten bende dedim ki:
Üç harf beş noktadır bütün mevcudât
Aşkla techiz edilmiştir kat be kat.
Bu sevdayla devrediyor kâinât.
Aşk dâvâsı kutsal, çekmek güç olur.
“Gönül gülü solmaz imiş tabibim.
Seven gönül ölmez imiş tabibim.
Aşkın yaşı olmaz imiş tabibim.
Bazen erken başlar bazen geç olur.”
(1) Mükedder, üzüntülü,
(2) Yorgunluk, bitkinlik, bıkkınlık.
(3) Cennet.
(4) Gayrisini düşünmek muhaldir.
(5) Dil ile anlatmak, tarif etmek gayri mümkündür.
(6) Öz, asıl,hakikât.
(7) Ulaştırmak, kavuşturmak.
(8) Olmak, visal âlemi.
Şeyhin birisi ders verirken, eşeğini kaybeden bir bedevi-köylü- tevafuken oraya geliyor. Bakıyor ki bir cemâat var giriyor ve hocaya, – Efendim ben eşeğimi kaybettim, cemaatinizden gören, bilen varmıdır diye bir sorarmısınız! Der.
Şeyh: otur yanıma der ve “ Ey cemâat içinizde aşık olmayan, sevgi nedir bilmeyen var ise ayağa kalksı der. Birisi kalkar, ben aşk nedir sevgi nedir bilmem der. İkşinci bir kişi daha kalkar ve Ben ömrümde aşık da ılmadım aşk nedirde bilmem sevmedim sevgiyide bilmem der.
Şeyh: Bedeviye “ Sen bir eşek arıyordun, al, sana ben, iki tane eşek buluverdim” der.
A K R O S T İ J (2)
Âlemin derdiyle hemhâl olunda,
İhtişamlı tahtlar kuransın Gönül.
Leylâyı ararken Mevlâ bulunca.
Ekhel’i kudretten cerensin Gönül. (1)
Hurilerden huri, şahı perisin,
Erenlerin dergahının pirisin.
Kemâli saadetin iksirisin. (2)
İnciye, mercânı verensin Gönül.
Melekler hayranın gıpta ediyor.
İnsan olmak sevdasını güdüyor.
Gözlerin mahmurca, sev, sevil diyor.
Ölüye ruh gibi girensin Gönül.
Nevbaharda figân eden bülbülsün.
Üzerini çiğ parlatan bir gülsün.
Leyl-i Neharlarda savrulan külsün. (3)
Karanlık geceme nirânsın Gönül. (4)
Ufkuma nûr olur inân bakışın,
Şuh endamda kuduretten nakışın. (5)
Cazibeyleyip yüreğimi yakışın,
Uhuvvetle ben’i saransın Gönül. (6)
Hâkikâtte cûş eyleyen ceylânsın, (7)
Arzuhali arzettiğim tek hansın.
Nilüfer kokulu lâle sultansın,
Izmârda da kadr-i giransın Gönül. (8)
Melhem olur derde, değse ellerin.
Enderûndan bal akıtır dillerin. (9)
Firdevsten kokunu alan yellerin. (10)
Evsafı Cemâlde turansın Gönül. (11)
Nûr neşveden yüzün, ceylândır gözün, (12)
Dilinden kâlbime akıyor sözün.
İnileyen bahtsız gelinin, kızın,
Yarasına melhem sürensin Gönül.
Elinde var binbir ma’rifet, hüner,
Aceb baykuş neden virada tüner?
İSLÂMİ: gafleti gürûhtan kenâr,
Dû-âlemde tahtı kuransın gönül. (13)
1.Gözü sürmeli.
2.Saadetin son derecesi, tam bir saadet.
3.Gece gündüz sifa deağıtan bşir feyizhah.
4.Nurlar, aydınlıklar, parıltılar.
5.Neşeli, şen, edâlı, nazlı kadın.
6.Samimi dosluk, sadaket, bağlılık.
7.Coşmak, kaynamak, taşmak, sonsuz heyecanlanlılık
8.Değerini, ağırlığını gönlünde gizlemek.
9.Gönülden, kâlbten konuşan dil.
10.Cennet. Cennetin en yüksek yeri.
11.Güzellil vasıflarnda ulaşılması en çok arzu edilen.
12.Sevinç, neşe veren yüz Ceylân gözlü hûri.Âyettir.
13.İki cihanda. Hem dünyada hemde ahrette.
MUKADDESAT
EYLEMİŞ
Muhabbet bahr’inde kulaç attıkca,
Sevda membaına vasıl olursun
Leylâ olup ilâhi aşk tattıkca,
Üç hârf beş noktada Gönül, bulursun.
Akıl menfezinden uruç edersen,
İmân köprüsünden kâlbe gidersen,
Gönül gözün ile seyrân edersen,
Sendeki senlere hayran kalırsın.
Hûri misâl güzel, kar gibi temiz,
Tuz gibi tatlıdır, değişmez remiz.
Ateşine pervânedir bendeniz,
Sakın deme bensiz neyi solursun?
Güneşim sen, suyum sensin havam sen.
Saadetin nüksettiği yuvam sen,
Derdim sensin, tabibimsin, devâm sen.
Dikensiz gül yok, arama no-lursun?
Gül diken’le güzel, dağlar çiçekle,
Ağaç kuşla güzel, toprak böcekle,
Onlar gibi sarıl aşka, kucakla.
Bi-vefâlar hasedinden delirsin.
Sevgi pınarının iksirinden iç,
Sevgiden bi-nâsip yaratığı geç.
Aşkın kanadında sevdiğine uç.
Ancak bu ahvâlde aslı kalırsın.
HAKK’a kâ’be-sinden üstündür Gönül,
İncitip-kırana küskündür Gönül.
Aşk: Arş’ı alâ’da, askındır Gönül!
Melekler cem’inden üstün olursun.
Fıtratın hikmeti, aşk kitabında,
Kayıtlı, “Gönül al der” hitâbında,
Âhvâlin gönüller afitabında,
Alâ’yı îlliyyin de cem olursun.
Habibini sevdiğinden Yaratan,
Halkeyledi, benlik çıktı aradan.
Zerresinden İSLÂMİ’yi vareden.
Dedi: güzel, gönüllerde kalırsın.
Sevgi selâm ve düalarım ile Allah’a emanet eylerim canlar.
YORUMLAR