Isparta tarihiyle ilgilenenlerin yakından tanıdığı bir insandı.Onunla bir akrabamın vefatı dolayısıyla cenaze sırasında dinleme fırsatım olmuştu.Yaptığım bir araştırma için görüşmeye çalıştım ancak işyerine kaç kere gittimse de bu nasip olmamıştı.Akrabam Atila Çobaner’den ricada bulununca bir randevu alma imkanına kavuşmuş oldum.Bana beş gibi dükkanda buluşalım deyince heyecanla koştuğumu hatırlıyorum.
Dükkana girince henüz gelmediğini,ama odada bekleyebileceğim söylenince yandaki odaya girdim. Girdim ama bir türlü koltuğa oturamadım,çünkü odanın bütün duvarları özel olarak toplandığı belli olan kitaplarla doluydu.Arada çocukluğumuzda kullanıldığını gördüğüm araçlar varsa da benim gözüm kitaplardaydı.Gerçeği söylemek gerekirse kıskanmadım dersem yalan söylemiş olurum,bu yüzden odaya girdiğinde öncelikle kendisini tebrik ettim.Öncelikle kendi sorularımı sordum,takıldığım başka yerde bulamadığım sorularıma öyle cevaplar verdi ki şaşırıp kaldım.Kesinlikle üşenmeden ayağa kalkarak kitapları alıyor,ilgili sayfaları önüme açarak önüme koyuyordu.Sorularıma cevap verdikten sonra kafamı meşgul eden sorumu kendisine sordum,
-Biraz kendinizden bahsetseniz,bir de nasıl bu kadar bilgiye sahip oldunuz?
-Ben aslında bekayı arıyorum dedi.Büyük hizmeti geçmiş insanımızın yok olmasını içime sindiremiyorum.Sonra 1953 doğumlu ve üç çocuğun en küçüğü olduğunu,Ticaret Lisesinden sonra Ankara İktisadi Ticari İlimler akademisini bitirdiğini,dönünce çok önceden karar verdiği gibi babasının işini devam ettirmeye başladığını söyledi. Askerliğini yaparken şu anda tanıdığımız büyük subaylarla aynı yerde bulunduklarını anlattı.İlginç bilgilerin satır başlarına gelince Osmanlının ilk borç almasının Kırım harbi sırasında Rödşild ailesinden alındığını,Atatürkün Isparta gezisi sırasında çekilmiş fotoğrafların Hasan Şenol tarafından çekildiğini,Adnan Menderesin ilk Isparta gezisi için trenle geldiğini,Süleyman Demirelin 1965 seçimlerinden önce gelemediğini,seçimleri kazandıktan sonra başbakan olarak Ispartaya geldiğini heyecanla anlatıyordu.Hepsi bu kadar mı,elbette hayır,bu defa ilginç analizlerine başlıyor.Hatay Cumhuriyetinin kurulma sebebinin bir Arap-Türk savaşını çıkarmak üzere kurulduğunu,sorunun çözümüyle bu oyunun bozulduğunu, 1960 askeri darbesinde ikinci Kerbela hadisesi olması için uğraşıldığını ancak halkın bu oyuna gelmediğini heyecanla sıralıyordu.
Bu heyecanlı sohbet sırasında akşam ezanlarını duyduğumda yaşadığım mahcubiyeti anlatamam.Planıma göre en çok yarım saatlik bir görüşme neredeyse iki saati bulmuştu.Ben izin isteyince Isparta belediyesinin ve SDÜ de yapılan görüşmelerin CD lerini incelemem için veriyordu.Duvarlardaki eski Isparta fotoğraflarının başına geçip anlatınca bir insanın isterse ve severek yaparsa neleri başarabileceğine bir kez daha inandım.Ben teşekkür ederek dışarı çıktığımda görüp,yaşadıklarımdan sarhoş gibiydim.Açık yüreklilikle Ömer Uyar Isparta üzerine araştırma yapan yada eski Isparta özlemi çeken dostların bir vazgeçilmezi olmayı çoktan hak ediyor diyorum.
YORUMLAR