Kendisine karşı yapılan bir komplonun olduğunu düşünen cemaat, devlet mecralarından tasfiye edildiği yorumlaması ile siyasete müdahale etmek istedi. Artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. “Biz siyasete karışmayız” gibi bir argüman artık bu noktada cemaat açısından hükümet nezdinde inandırıcılığını yitirmişti. Bu arada cemaat bugüne kadar ektiklerinin bir karşılığı olarak ellerinde neyin olduğunu görmeleri açısından siyasi iktidar ile ciddi bir sınav verdi.
Bazı mubah yollarla tabiri caizse hükümeti hırpalamak istedi; fakat kısmen hükümeti hırpalasa da kendisi bu hırpalanmadan daha fazla zarar gördü. Kendilerine yakın iş adamları borsada müthiş paralar kaybettiler. Halkın büyük bir kısmında kendilerine karşı azımsanmayacak kadar bir sevimsizlik oluşmasına neden oldular. Daha da önemlisi temsil ettikleri düşünülen İslami zaviyeye, İslami hizmete gölge düşürmüş oldular. Kendi müntesiplerine ayıp ettiler, kendilerini kız kardeş ilan ettikleri siyasi iktidara bir bakıma ayıp ettiler.
Kendilerinden ümitvar olan dışarıdan durumu izleyen sempatizanlarına ayıp ettiler. Bu davaya sırf rıza bari için dört elle sarılanların maruz kalacağı haksız ithamlara neden oldukları için o cengâver gönüllülerine ayıp ettiler. Aylık 300 dolar gibi cüz-i miktarlarla yurt dışında kendi bünyelerindeki o cennet yüzlü öğretmenlere ayıp ettiler. Halkın nezdinde bütün koca bir yapıyı samimiyetsiz fertler olarak göstermelerine neden oldukları için ayıp ettiler.
Şimdi gelinen noktada ön görümüz o ki, cemaat kendi zaviyesinden bu işi kendi selameti için daha ileriye götürmeyecek. Mahdut olan sınırlarını gören cemaat aldığı yaraları sarma, telafi etme yoluna gidecektir vesselam.
YORUMLAR