GERDANLIK
Ülkücüde şaşmaz ilke, tez vardır.
Ahdi olan elestteki söz vardır.
Karakışta bahar vardır yaz vardır.
“Ashab-ı yemin”dir sağlı ülkücü.
İlk günkü kıyama durduğu yerden,
Ayrılmaz, geçerde can ile serden.
Büşra bekler esen yelle seherden,
Çeçenyalı, Karadağlı ülkücü.
Muhterem gönül dostlarım ve değerli okuyucularım!
Bu gün geçmişte terk ettiğim fakat bayram münasebetiyle geçen gün ziyaret maksadıyla bizim köye yaptığım bir seyahati ve sohbeti dile getirmek istiyorum müseadelerinizle.
DEDİ: DEDİM:
Yolum düştü bizim köye,
Vardım, oturdum kahveye.
Garip garip bakaraktan,
Sordu: neden geldin diye?
Dedim: önce selâm verem,
Ondan sonra kelâm derem.
Neşe dedim, dedi verem,
Oldu yatar biteviye.
Dedi: haberler karışık,
Suratlar abuk, kırışık.
Ermeniyile barışık,
Ümit katran döker şeye.
Dedim: metin metmi oynar?
Katran kazanında, kaynar.
Dedim: zafer demi çıynar!
Dedi nusrette kefiye.
Dedi: o soysuz suratı,
Getirenler, verdi atı.
Bunlar geçerken sıratı,
Nara yolcu ebediye.
Dedi ki: bu muhtarları,
Seçenlerin has damarı.
Zemherirde ilk baharı,
Yaşatıyorlar köylüye.
Arka daşın, azanları,
Kaldırıyor kazanları.
Posta girip sızanları,
Hediye et kültürcüye.
Kurttan çoban tutulunca,
Sızı dikilir kulunca,
Süt ile kan bozulunca,
Taşı mayalar, tut diye.
Taş tıkanınca oluğa,
Yıldırm düştü alığa,
Zürriyetsiz bo balığa,
Git, de: çorak bir vadiye.
Dedim müzeyyen nerede,
Dediler ki: badirede,
Müşerref dedim: firede,
Mukaddesler İSLÂMİ’ye.
GÜLDÜRÜYOR!
Engarada çıldırıyor,
Nesebsizi dolduruyor.
Domuzlar otsuz koyaktan,
Ceylâna ot yolduruyor.
Meclise had bildiriyor,
Mehmedciği öldürüyor,
Yalana el kaldırıyor,
İblisleri güldürüyor.
Yetmiş düvel karşımızda,
Fitne, fücûr çarşımızda.
Çiçek açan turşumuzda,
Fareye küp deldiriyor.
Ticaniler saldırıyor,
İslâmiyyet sildiriyor.
Eşşekleri güldürüyor.
Yılmazları yıldırıyor.
Dedi: zerdüş engarada,
Ve mecliste ön sırada.
Eşek, domuz bir arada,
Sahibine saldırıyor.
Engarası babaları,
Çamuriyet obaları,
Şu çok garip, sobaları,
Soytarılar dolduruyor.
Bir de şu idi sözleri,
Unutmayasın bizleri,
Yetimleri, öksüzleri,
Muhteremler güldürüyor!
Dedim: benim özümsünüz,
Hem kulak hem gözümsünüz,
Oğulumuz, kızımsınız,
Receble Gül bildiriyor.
Dediler ki: doğru dersin,
Doğruluk zıddıdır tersin.
Allah’ım güç, kuvvet versin,
Bunlar, boşu dolduruyor.
Küp dolarsa servet güler,
Adbullahlar aczi siler,
Ancak yüz yılda böyleler,
İktidara geldiriyor.
Hakk’ın hadimi İSLÂMİ,
Hakiâte muztar hemi.
Dersek şöylemi, böylemi!
Bereketi kaldırıyor.
DEDİM-DEDİ(2)
Dedim: nerelerde beşgül?
Dedi: meleklerle hoş gül.
Fikretler nelerle meşgûl?
Arif, Hakk’ın küresinde.
Dedim: Müyesserler hani?
Dedi: sen şevketi tanı.
Muhteremi, aslıhanı,
Kaynar, hurma şırasında
Cihad cehlin yarasında.
Göbek- kasık parasında
Ehli cahim yöresinde.
Gamalı haç merasında.
Dedim saadet nerede?
Dedi: çirk akan derede.
Ölen asalet, törede,
Musallanın terasında.
Dedim: sevgiyi görmedim.
Dedi: yok ondan vermedim.
Müşerrefe el sürmedim,
Mürüvvet nûr verasında.
Dedim mukaddesat mevta.
Dedi: hepsi geçen hafta,
İSLÂMİ’yle aynı safta.
Taaa Mescidin orasında.
Allah (c.c) rahmet eylesin. Âmiyn
Selâm sevgi ve düalarımla Allaha emânet olun a canlar.
YORUMLAR