‘Yüzyılın en büyük sorunu kaçak insan ticaretidir'

100 yılın en büyük sorunlarından birinin göçler olduğuna dikkati çeken AK Parti Isparta Belediye Başkanı Aday Adayı ve SDÜ Öğretim görevlisi Sosyolog Doç.Dr. Suat Kolukırık, ‘Yüzyılın en büyük sorunu kaçak insan ticaretidir. Ülkeler bunu sektör haline getirmiştir’ yorumunu yaptı.Isparta’da radikal çıkışları, ‘Roman açılımı’ ve ilginç projeleri ile tanınan Kolukırık bu kez de göçler konusundaki proje-etüt-fizibilite […]

100 yılın en büyük sorunlarından birinin göçler olduğuna dikkati çeken AK Parti Isparta Belediye Başkanı Aday Adayı ve SDÜ Öğretim görevlisi Sosyolog Doç.Dr. Suat Kolukırık, ‘Yüzyılın en büyük sorunu kaçak insan ticaretidir. Ülkeler bunu sektör haline getirmiştir’ yorumunu yaptı.Isparta’da radikal çıkışları, ‘Roman açılımı’ ve ilginç projeleri ile tanınan Kolukırık bu kez de göçler konusundaki proje-etüt-fizibilite çalışmaları ile Ankara’da ki yöneticilere yeni bir görev daha yükledi.

Ortadoğu’da patlak veren savaşların göçleri giderek daha da hızlandırdığına dikkati çeken Kolukırık, açıklamalarında çarpıcı iddialarda bulundu. Yıllardır Ortadoğu’da patlak veren savaşlar ve etnik çatışmaların, Avrupa’da ise giderek hızla yaşlanan bir nüfus hareketliliğinin göçlerde önemli bir faktör olduğunu iddia eden Kolukırık açıklamalarına şöyle devam etti :

“Çağımızın en büyük sorunu göç ve göçmenler sorunudur. Her ekonomik kriz ile birlikte göçlerde yeni bir ivme yaşanıyor. Göçlerin en önemli nedenleri küresel eşitsizlik, iklim değişiklikleri, ekonomik nedenler, gıda yetersizlikleri, savaşlar, etnik çatışmalar ve demokratikleşme konusunda yaşanan sorunlardan oluşuyor. Bu nedenlerden ötürü Uluslar arası göç, sığınmacılık, mültecilik hareketliliğini yüzyılın en nemli sorunu haline getirmiştir. Göç algısı bununla da kalmıyor. Kaçak insan ticaretini sektör haline getiriyor. Küresel sorun haline gelen insan kaçakçılığı ülkeler arasında da yeni bir sektör oluşturarak yasal bir mafya haline gelmiştir. Bu sektörde dünyanın bütün ülkelerinde lokantalar, madenler, ulaştırma, kol emeği türündeki hizmet sektörlerinde uzuz işçi olarak çalıştırılmakta olan insanlar başka ülkelere her gün yığınlar halinde göç ediyorlar.

Savaşlardan kaçan binlerce kaçak, gemilerle denizin ortasında batıp köpek balıklarına yem oluyor veya boğularak can veriyorlar. Maalesef bunların yaş ortalamalarına baktığınızda 20-30 tamamı gençlerden oluşuyor.

Türkiye 1951Cenevre Sözleşmesi ile sadece Avrupa ülkelerinden gelen mültecileri kabul ediyordu. Ama şimdi mülteci-sığınmacı-kaçak göçmen mantığı değişmeye başladı. Bizlerin Türkiye’ye Ortdoğu’dan yani Suriye’den, İran’dan, Irak’tan kabul ettiğimiz insanlar sığınmacı olarak gelen göçmenlerdir. Mülteci yada kaçak olarak gelenler değil. Bu kişiler zaten Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliğince yerleştirilen insanlardır. Tabi ki- doğal olarak bu sığınmacı ve mültecilerin veya göç eden bu insanların istihdam yapıları var. Soysal uyum sorunları var. Bunların statüleri bu şekilde. Ancak madalyonun öteki yüzüne baktığımızda bu kişilerin nüfus hareketliliğini tarih ve sosyoloji içerisinde incelediğimizde olumlu etkileri olduğu gerçeğini de yadsıyamayız.

Dünya artık yaşlanıyor. Rusya’da yaş ortalaması 50. Avrupa genelinde ise bu rakam 40’ın üzerine çıkıyor. Avrupa’da doğurganlık oranının tersine sürmesiyle nüfus hareketliliği hızla zayıflamakta. Başta İngiltere, Almanya olmak üzere Avrupa’nın tamamı 2050 yılına kadar dışarıdan gelenleri kabul etmediği sürece 70 milyon nüfusun giderek hızla yaşlanacağına tanık olacağız.

Daha açıkçası kaçak göçmen diye tanımladığımız insanları, sığınmacıları, mültecileri kucaklayamazsa tüm Avrupa üretemeyen, büyüyemeyen hantal bir kıta olacaktır. Dünyanın gelişmiş ülkeleri Amerika, Kanada, Avustralya gibi ülkeler dışarıdan göç eden genç nüfus sayesinde gelişmiş ülkelerdir. Nüfus ve fiziki haritaya baktığımızda güneyden kuzeye doğru yapılan göçler bunun tarihsel kanıtıdır.

Exit mobile version